Fazilet Hanım ve Kızları: Sevdiklerim ve Sevmediklerim

8 dakikada okuyabilirsiniz

Bu sefer yazacağım yazıyı çok sevdiğim Yağız ve Hazan çiftine değil, genel olarak Fazilet Hanım ve Kızları dizisinin senaryosuna odaklamak istedim. Son zamanlarda sosyal medyada hem YağHaz, hem HazSin fandomun ve genel izleyicinin bir çok eleştirisini almış dizinin konusundaki sevdiğimiz ve sevmediğimiz yönleri birlikte niteleyim istedim. Öncelikle belirtmek isterim ki, bu yazıda yazacağım noktalarda bir tek kendi fikirlerim değil, sosyal medyada karşılaştığım eleştiriler de hesaba katılmıştır. 

Fotoğraf: Star TV

Sevdiklerim

1- Kardeşlik bağı

İlk sırada bunu yazmak istedim. Çünkü dizinin en sevdiğim noktalarından biri budur. Buraya Sinan’la Yağız ve Ece’yle Hazan arasındaki kırılmaz o ince ilişkiyi dahil ediyorum. Önce Yağız’la Sinan’a bakalım. 

Fotoğraf: Star TV

Yağız bir abi olarak hep Sinan’ın yanında oldu. Onu hep kanatları altına aldı, kolladı, arkasını topladı, ailesinin diğer üyelerine karşı her zama onu seçti, babalarına karşı onu korudu. Yağız, Hazan’a olan aşkını bile Sinan için kalbine gömdü ve kendi elleriyle onları barıştırdı. Doğru, belki şimdi onların asıl kardeş olmadıkları ortaya çıkacak, ama ben yine de bu ikili arasında olan özel bağın kaybolacağına inanmıyorum. Çünkü Yağız dışında, o ailede Yağız için endişelenen bir kişi varsa, o da sadece Sinan oldu. En azından bunu hissettiren bir tek o oldu. Evet, Sinan belki hala büyümedi, içinde bir bencillik, çocukluk var, ama abisine gelince Sinan’ın kalbindeki ona olan sevgini ben gördüm. Yağız 12 yaşında Amerika’ya gönderilirken kendini evin çatısından atan o çocuğun bir kısmı hala Sinan’ın içinde yaşıyor, bencilliğiyle kirlenmiş olsa da, yaşıyor ve ben Sırma Hanım’ın bu büyüyü bozmasını istemiyorum. Bu ilişki hakkında olan düşüncelerime Yağız-Hazan-Sinan üçgenine dair fikirlerimi yazınca bir daha döneceğim. 

Fotoğraf: Star TV

Ece ve Hazan kardeşliğine gelirsek, bu ikilinin ilişkisi çok daha ince ve farklı işlendi. Ve bana kalırsa, daha çok Hazan tarafından ayakta tutuldu. Çünkü Ece’nin kıskançlığı ve hırsıyla, azacık da olsa, bu kardeşlik bağı gölgelendi. Ama Hazan’ın sınırsız sevgisi, kocaman kalbi beni hep hayran bıraktı. Bazen sosyal medyada Hazan’ın aşırı sevgi gösterisinden bazılarının sıkıldığını okuyabiliyorum fakat nedense bu beni duygulandırıyor. Küçük yaşlarından Ece’ye hem babalık, hem ablalık, hatta bazen annelik yapan Hazan’ın bu hallerini ben normal karşılıyorum, hatta Sırma Hanım’ın kaleminin bu yönünü seviyorum. Ece’nin küçük kıskanç kardeş ayaklarıysa zamanemizin gerçekçi bir tarafıdır diye düşünüyorum, ama yine de bazen Hazan’ın ona gösterdiği sevginin, şefkatın karşılığını almaması beni hep bir miktar üzüyor. Hazan da, Yağız gibi, gündüzleri ailesi için çırpınan, savaşan, geceleri eve geldiğinde, kendi dünyasıyla baş başa kaldığında kimsesiz, yalnız bir karakter.

2- Yağız Egemen

Fotoğraf: Star TV

Sırma Yanık’ın kaleminden çıkan en mükemmel ve kusursuz karakter kesinlikle Yağız Egemen’dir. Her kesin yardımına koşan, sevdikleri için öz mutluğunu bile feda eden, kendi iç savaşıyla kimseyi yormayan, kendi canavarlarıyla kendisi başa çıkan, adaletli, bazen soğuk ve sert, ama içinde yumuşacık bir kalbe sahip olan adam gibi bir adamdır Yağız… Aşkını itiraf etmek için annesinin mezarına giden ve “Ben yalnız kalacak olanım” diyerek aşkını itiraf ettiği gibi içine gömerek kendini “öldüren” Yağız’ı hepimiz hatırlıyoruzdur. Düşünüyorum ki, otuz bölümlük dizide yayınlanmış sahneler arasında Sırma Hanım’ın kaleminden çıkmış en güzel sahnelerin ilk üçlüğüne girebilecek potansiyele sahip bir sahne… Ve bu sahne gibi Yağız için yazılan bir çok sahneler garip bir özellik ve güzellik taşıyor. Sanırsam, Sırma Hanım kendisi de bu karakterin kusursuzluğunun farkında ve böyle bir karakteri bize sunduğu için ona bir ayrı teşekkür etmek istiyorum. Tabii ki, Yağız Egemen’in bu kadar sevilmesinde çok büyük rolü olan ve karaktere acayip yakışan, ona mükemmel hayat veren Çağlar Ertuğrul’a da özel bir teşekkür borçluyuz! 

3- Detaylar ve replikler

Fotoğraf: Star TV

Senaryonun bu kısmını hem seviyorum, hem sevmiyorum. Açıklıyorum: seviyorum, çünkü Sırma Hanım yazdığı hiç bir detayı unutmuyor. Mesela onuncu bölümde yazdığı bir detayı unutmayıp, on beşinci bölümde de kullanabiliyor. Genelde bu izleyicinin hoşuna gidecek bir durum. Fakat bazen çok fazla detay ortaya atılabiliyor ve bu bazı durumlarda yorucu olabiliyor. Hatta senaryoda bazı boşluklarla sonuçlanabiliyor. Mesela, çok fazla konu birden açılınca doğal olarak izleyicinin kafası karışabilir. Bizim dizide de bu durum söz konusudur. Ortaya bir çok konu atıldı: otel odası, Hazan’la Ece’nin babası, evlatlık meselesi, Yasemin’in hikayesi, hatta ilk bölümlerde Yasemin’le Sinan’ın bir geçmişi varmış gibi bize bir kaç ipucu verildi, Fazilet hanımın geçmişi. Ve otuz bölümlük bir süreçte sadece otel odası ve az biraz Yaseminle evlatlık meselesi çözüldü. Bu durumun sosyal medyada da bir çok izleyiciyi rahatsız ettiğini gördüm. 

Sırma Hanım’ın karakterlerine yazdığı repliklere bayılıyorum. Her karakter için yazılmış her repliğe öyle bir özen gösterilmiş ki, burada eleştirilecek bir şey bile bulunamaz. Ve bunu söyleyemeden geçemeyeceğim: özellikle Yağız ve Hazan’ın karşılıklı sahnelerinde yazılmış repliklerin derinliği bizi her seferinde etkilemeyi başarıyor. 

4- Oyunculuk

Aslında bu kısmın senaryoyla bir alakası yok, ama ben bunu vurgulamadan geçemedim. Diziye dahil olmuş her oyuncunun müthiş iş başardığını düşünüyorum. Senaryoya karşı yapılmış eleştirilere rağmen dizinin reyting listelerinde yüksek sıralarda olmasının sebebi kesinlikle mükemmel kadrodur diye düşünüyorum. Kendi adıma belirtmek isterim ki, Çağlar Ertuğrul-Deniz Baysal, Deniz Baysal-Nazan Kesal, Çağlar Ertuğrul-Mahir Günşiray, Afra Saraçoğlu-İdris Nebi Taşkan ve Tolga Güleç-Hazal Türesan karşılıklı sahnelerini ayrı bir zevkle izliyorum. Ve genellikle, dizinin çekim sırasında emeği geçen, başta Gökçen Usta olmakla, her kese tek tek teşekkür ederim. Harika iş çıkardıkları reyting sonuçlarından belli oluyor. 

Sevmediklerim

1- Yağız-Hazan-Sinan üçgeni

Fotoğraf: Star TV

Dizinin senaryosuna en kötü etki gösteren faktör kesinlikle gereksiz yere bu üçgenin uzatılmasıdır. Daha ilk bölümden Yağız’la Hazan’ın olacağına dair bize ip uçları verildi. En başından beri bu çiftin olacağı belliydi. Ama ortada Hazan’ın Sinan’a karşı hissettiği “platonik aşkı” vardı. Bana göre bu hep hayranlık ve alışkanlıktı. Ece söylemeden önce de ben önceki yazılarımda bu konu hakkında yazmıştım. Hazan’ın Sinan’a karşı hissettiklerinin kesinlikle aşk olduğunu düşünmüyorum. Bu bir hayranlık ve ya alışkanlıktı ve bu konun otuzuncu bölüme kadar sürdürülmesi doğal olarak Yağız ve Hazan için oluşmuş bir kitle için yorucu ve sıkıcı bir hal aldı. Fakat, duruma objektif bakarsak, Hazan’ın Sinan’la bir ilişki yaşaması kaçınılmaz bir haldı. Ama bu ilişki yirmi dördüncü bölümde değil, ilk sezonda yaşanmalıydı diye düşünüyorum. 

Fotoğraf: Star TV

Senaryonun üçgen kısmıyla hem YağHaz, hem HazSin fandoma haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Belli ki esas çift Yağızla Hazan. Bir taraftan Yağız ve Hazan sevenleri otuz bölüm bekletiliyorlarken, diğer taraftan Hazan ve Sinan sevenlerine otuz bölüm umut vermeye devam ettiler. Eğer Hazan ve Sinan esas çift olarak baştan yazıldıysa, o zaman neden Yağız ve Hazan’a dair bunca sahneler yazıldı? Neden Yağız Hazan’a aşık edildi? Neden Yağız’la Sinan’ın kardeşlik bağına gölge salındı? Kardeşlik konusuna döneceğimi söylemiştim. Yağız ve Sinan arasında olan kardeşliğe bu kadar kıymet veren birisi olarak üçgen konusunun bu kadar uzatılması canımı sıkıyor. Ece’ye söyleterek Hazan’ın duygularının hayranlık olduğunu belirten senaristin bu durumu neden bu kadar uzattığını da hiç bir izleyici anlamış değil. Sırf üçgen yüzünden Hazan karakterine öfke kusan izleyiciler gördüm. Diziyi uzatmak hatrına Hazan gibi güzel bir karakteri bu kadar düşürmeye değmez bence. Ki Hazan ilk bölümlerde Yağız kadar kusursuz bir karakterdi. Ben kendi adıma diyorum: evet, ben Hazan’ı anlıyorum, onun içindeki derin duyguları, yaraları, korkuları görüyorum, fakat üçgenden bıkmış, yorulmuş kitle bunu görmek istemiyor. Ve inanın, bu kitlenin oranı çok büyük…

Fotoğraf: Star TV

Önce de söylediğim gibi, Çağlar Ertuğrul ve Deniz Baysal’ın başrol olduğunu hesaba katarsak, Yağız ve Hazan’ın esas çift olduğu belli oluyor. Bu durumda, Hazan’la Sinan’ın ilişkisi ilk sezonda çoktan yaşanmış ve bitmiş olmalı, insanların çifte olan sevgileriyle de oynanılmamalıydı diye düşünüyorum. En kısa zamanda bu duruma bir son verip her iki kitleye de yapılan haksızlığın aradan kaldırılmasında bir hayır vardır. Bu hem fanlara, hem de diziye iyi gelecektir diye düşünüyorum. 

2- Durgunluk ve klişeler

Fotoğraf: Star TV

Üçgen durumunda da olduğu gibi, diğer konular da bazen fazla uzatılabiliyor. Bazı bölümlerin yayınlanmasıyla bir ilerlemenin olmadığı zamanlar da oluyor. Elbette, bu sektörde çabuk çözülen konularla izleyici elde tutmak bir az zor, ama her şeyi kıvamında, tadında tutmak izleyici için daha çekici olabilir diye düşünüyorum. Yukarıda da yazdığım gibi, dizide daha çözülmemiş çok konu var. 30 bölümde 8-9 konu içinden sadece 2-sinin çözülmesi, zannimce, senaryodaki durgunluğa işarettir. Bu durumsa izleyicini kaçırabilir ve dizinin reytinglerini düşürebilir. Önümüzdeki günlerde rakiplerimizin artacağını da hesaba katarsak, senaryonun bir az daha hızlandırılması dizinin listede lider olarak kalmasına yardımcı olabilir.

Fotoğraf: Star TV

Klişeler konusunda en çok gözüme batansa kahramanlarımızın önemli konuşmalar sırasında doğru zamanda doğru yerlerde olmasıdır. Genellikle kapılarda durup kapı dinlemeleridir. Büyük sırların çoğu zaman bu şekilde öğrenilmesi artık izleyiciyi şaşırtmıyor. Başka bir yöntem mi bulunsa? 

3- Sahne azlığı

Fotoğraf: Star TV

Bazen bölümü izlerken başrolün kim olduğunu unutuyorum. Sahnelerin eşit paylanmaması konusunda dizimizin problem yaşadığını düşünüyorum. Bu konunun da düzeltilmesi bence önemli şartlardan biridir.

4- “PR” meselesi

Fotoğraf: Star TV

Senaryo dışında, bizim dizimizin PR problemi olduğunu düşünüyorum. Diğer dizilere bakılırsa, her hafta oyuncularla canlı yayınlar yapılıyor, türlü fotoğraflar, selfieler paylaşılıyor, izleyicilerle oyuncular arasında soru-cevaplar yapılıyor. Kısacası, izleyiciyi çekmek için türlü reklamlar yapılıyor. Fakat FHVK dizisinde, maalesef, bu duruma rastlamadım. Umarım ki, en kısa zamanda bu problem de çözülür. 

Gelecek yazılarda görüşmek üzere…

OKUMAYI SEVİYOR MUSUNUZ?
Yazılarımızı takip etmek için

E-Bülten ile
SEVDİĞİN TÜRLERİ TAKİP ET

Bir çok basın kuruluşuna destek veren N’oluyo’nun popüler haberleri sana da gelsin istemez misin? E-posta aracılığı ile hangi türde haberler almak istersin?


Günün popüler yerli dizi haberleri

Günün popüler yabancı dizi haberleri

Günün popüler yarışma ve reality show haberleri

Farklı türlerden güne dair popüler televizyon haberleri

Farklı türlerden haftaya dair popüler televizyon haberleri
Endişelenmeyin, spam içermiyoruz.