Fazilet Hanım ve Kızları şüphesiz birçoğumuz için Cumartesi akşamlarının vazgeçilmezi… Karakterlerin derinlemesine işlenmesi vasıtasıyla her karakterin kendine ait kitlesi oluşmuş durumda diyebiliriz. Bu kitlelerin başında da YağHaz ve HazSin fandomları geliyor. Bir taraf Çağlar Ertuğrul’un canlandırdığı Yağız Egemen ile Deniz Baysal’ın canlandırdığı Hazan’ı, diğer taraf ise Alp Navruz’un canlandırdığı Sinan Egemen ile Hazan’ı yakıştırdığı (tabir-i caizse shiplediği) için fandomlar arası daimi bir kaos gündemde oluyor. Peki bu sonsuz kaos denizinde sen hangi taraftasın?
Fotoğraf: Star TV
YağHaz (Yağız-Hazan)
Fotoğraf: Star TV
Yağız Egemen… Soğuk bakışlarının altında şarkı söyleyen küçük bir çocuk, duygularını kardeşi uğruna içine atıp olası mutluluğunu kendi elleriyle gömen bir adam… Henüz küçük bir çocukken savaşmaya çalıştığı yalnızlığıyla baş edemediğinden yalnızlığa teslim olmuş, gecenin sessizliğini şarkılarıyla susturmaktan vazgeçmiş Yağız Egemen. Bu yaralı adamın kulaklarında en güzel şarkıları çınlatan, karanlıktan korkan küçük bir kız ve bu kızı yaşadıkları sebebiyle içine hapseden Hazan Çamkıran…
Fotoğraf: Star TV
Birbirlerinin yaralarını saran Hazan ve Yağız tanıştıktan sonra Hazan içine gömdüğü o limon satan kızı dışarı çıkardı. İstediği insan olabilmişti artık. Karanlıktan korkunca şarkı söylemesine gerek kalmazdı, Yağız’a sığınırdı. Zaten ne zaman kötü hissetse hep ona sığınmıştı. Belki yarasını sarmasını seviyordu, belki de en az onun kadar yaralı olmasını…
Fotoğraf: Star TV
Mantığıyla yaşayan Yağız Egemen’in aklını başından alan Hazan, gözlerini ne zaman Yağız’ın yeşillerine çevirse o an en güzel şarkılar çalardı kulağında. Bu yüzdendi her seferinde afallaması. Henüz kendisine bile açılamamışken bir bakışta açığa çıkardı tüm yaşanmamışlıkları. Zaten YağHaz biraz da bundan ibaretti. Herkes isterse her şeyi yaşardı. Ancak kim yaşanmamışlıklara böylesine aşık olabilirdi ki? Belki bir ihtimale, belki bir hayale… YağHaz buydu işte. Çünkü aşk hayal, gerçek ise onlardı.
Neden YağHaz?
Fotoğraf: Star TV
YağHaz iki insandan çok daha fazlasıdır. YağHaz aşkın iradeyle savaşıdır. Kendinden kaçarken kendini keşfetmektir. YağHaz somut bir şey değildir. Bu yüzden herkes göremez. Yalnızca hissedilebilir. Kelimelerle tarif edilemez. Yalnızca şarkılarla anlatılabilir. En masum günahtır bazen, bazense tek tesellidir. YağHaz yalnızca gerçektir. Kirlenmemiş, pür pak bir gerçek…
HazSin (Hazan-Sinan)
Fotoğraf: Star TV
Sinan Egemen… Kendi duygularına sığamayan içi dışı bir, hüzün bakışlı bir adam. Bakışlar demişken, kim nasıl aşık olmaz o bakışlara? Hele sevdiği kadına bakışları karşısında taş olsa dile gelir, Hazan nasıl dayansın! Sinan’ın her bakışında biraz daha eriyen, her haliyle şiir bir Hazan… Sürekli kendi sınırları içinde hapsolmuş, yine bu sınırları kendi duygularıyla aşan, birbirlerini her koşulda seven iki insan.
Fotoğraf: Star TV
Sinan duygularıyla yaşayan, ne yapmak isterse yapan bir adamken sahip olduğu tüm duyguları tek bir kadına karşı hissetmesi onun kendini tanımasını sağlamıştı. Aslında çok güzel sevebilen bir adam olduğunu kendine kanıtlamakla yetinmedi aynı zamanda Hazan’a da her bakışında bunu ilmek ilmek işledi.
Fotoğraf: Star TV
Hazan’ın yıllardır süregelen bir hayaliydi Sinan. En korkunç zamanlarında tanıdılar birbirlerini ama bu sevgilerine engel olmadı. Herkese karşı el eleydiler. HazSin de buydu işte. Bir çift elin geri kalan her şeyi anlamsız kılmasıydı. Onlar birlikte olunca, geri kalan her şey anlamını yitirirdi.
Neden HazSin?
Fotoğraf: Star TV
HazSin birbirini tanırken kendilerini keşfeden bir çifttir. O kadar bağlıdırlar ki zamanla birbirlerine karışırlar. İçi dışı birbirleri olur. Ne hayal ne gerçek fark edemezler. Birlikte bambaşka bir boyuttadırlar. O boyutta yalnızca onlar vardır. Onlar varken başka bir şeye gerek de yoktur.
Fotoğraf: Star TV
Tüm bunların yanında Alp Navruz, Çağlar Ertuğrul ve Deniz Baysal’ın muhteşem oyuncular olduğunu belirtmek istiyorum. Karakterleri sevmemeniz normal olsa da kendi fikrimi dile getirecek olursam bu üç karakterde ne siyah ne beyaz karakterler… Hepsinin hataları da var, takdir edilesi yönleri de. Bunları görmezden gelmek adaletsizlik olur. Ben üç karakteri de çok seviyorum çünkü bir karakteri sevmek öbüründen nefret etmek anlamına gelmiyor. Lütfen bunu ayırt edebilin. Dizide işlenen bu derin kardeşlik bağını es geçmeyin. Aşk kontrol edilemez, dizginlenemez. Bunun için kimseyi suçlamamanızı öneririm.
Fotoğraf: Star TV
Son olarak karakterlerden nefret de etseniz onların kurgudan ibaret olduğunu unutmayın. Nefret kadar güçlü bir duyguyu hissetmenize sebep oldukları için oyuncuları takdir etmeniz gerekirken rol ile gerçeği karıştırıp hakaret etmeyin. Aynı diziyi izleyen insanlar olarak sabit fikirlerinizi bir kenara bırakıp olay örgüsüne odaklanmanız mantıklı olacaktır. Yalnızca bir dizi için kimsenin kalbini kırmaya değmez. Saygı ve sevgi dolu günler diliyorum. Hatam olduysa affola… 🙂