Son dönemde Vartolu/Salih karakteriyle adından tekrar söz ettirmeye başlayan Erkan Kolçak Köstendil aslında çok daha önce Ulan İstanbul’un Karlos/Gürkan Nevizade’si olarak girmişti hayatımıza… Canlandırdığı başka karakterleri de çok sevsek de hep biraz Karlos Nevizade olarak kalacak bizim için. Çünkü ekranların hem komik hem serseri hem de en masum hırsızını özlemek için sebeplerimiz var.
1- Orijinal oluşu!
Deri ceketli, küpeli, gözleri hem muzip hem hüzünle ışıl ışıl parlayan Karlos Nevizade… Her bölüm ayrı bir kılığa giren kaç tane komik, aşık ve serseri bir hırsız tanıyoruz? Ekranlarda görmeye alışık olduğumuzdan çok farklı bir karakterdi ve Erkan Kolçak Köstendil gibi şeytan tüylü ve yetenekli bir oyuncunun canlandırması büyük şanstı!
2- Unutamadığımız geçmişi!
Karlos’un çocukluk arkadaşı Ferdi ile birlikte yetimhaneden kaçtıklarını, onları Kandemir’in yetiştirdiğini biliyorduk. Yetimhaneden bugünlere uzanan bu dostluğa hayran olmayan var mıydı zaten? Etkileyici bir geçmişi, iyi bir dost olmasının yanı sıra bir de üzerinden çıkarmadığı bir deri ceketi vardı Karlos’un… En çok da onun hikayesini merak ediyorduk. Ailesinin kim olduğu konusuna girilemeden veda ettik diziye ama Karlos’un ceketi hala akıllarımızdadır!
3- Aşkı!
Karlos’u bu kadar sevdiren şeylerden biri de Yaren’e duyduğu aşktı. “Sen ne karışıyorsun ki dedi bana. Ne karışıyorsun deyince nasıl karışcan ki?” repliğiyle dikkatimizi çekmeye başlamıştı Karlos’un aşkı… Bir yandan kılık değiştirip soygun yapan eğlenceli ve havalı bir ikililerdi diğer yandan da geçmişte ayrılmak zorunda kaldıkları için ne kadar isterse istesin Yaren’in hiçbir şeyi olamıyordu Karlos ve tüm o güldüğümüz sahnelerin arasında buğulanan bakışlarıyla, kıskançlıklarıyla, replikleriyle hatta Yanarım gibi şarkılarıyla bunu dibine kadar hissediyorduk.
Geçmişte Karlos’un önüne atlayıp bıçaklanan Yaren’in, montunun üstünden bıçak yarasını okşayarak veda edip giden bir adam Karlos… Ayrıyken Yanarım’ı yazan, kendi hayatı tehlikedeyken “Sana bir şey olursa ne kadar camı çerçevesi varsa kırarım bu İstanbul’un!” diyen Yaren’i hatırlayıp, Yaren kaçırıldığında kendisi mekandaki bütün camları çerçeveleri kıracak kadar derin seviyordu. Hatta bu sahneyi seyirci kadar kendisi de etkileyici bulmuş olacak ki Erkan Kolçak Köstendil de Karlos’u “Sadece komedi karakteri değildi. Yaren kaçırıldı diye mekanı dağıtıyordu mesela.” diye anlatıyor. Karlos’u Karlos yapan şeylerden biri de Yaren’iydi kesinlikle…
4- Fedakarlıkları!
Adı “Çakal Karlos” da olsa dizinin en fedakar karakteriydi aslında. “Biz sevdiğimiz kadın için gerekirse ölürüz!” deyip Yaren için vurulmayı göze alması, Ferdi polis baskınında kumarhanede kaldı diye Ferdi’nin yanına gitmek için çırpınması, Kandemir kaçırıldığında panik atak Bahadır’a abilik yapması, Yaren’e albüm yapacak olan menajer kendisini istemeyince “Hayallerinin peşinden git!” diye aradan çekilip Yaren’i özgür bırakması… Her zaman sevdikleri için kendinden vaz geçen hatta kurduğu hayallerin bile sonunu güzel bitirmeyen bir karakterdi Karlos ama olsun, onun da dediği gibi “Kurması güzeldi!”. Fedakarlıkta bulunduğu sahneleriyle üzüntüden içimizi ezse de öyle güzel anlar yaşattı ki bize… Nasıl unutalım?
5- Şarkılar, şiirler, naiflikler…
Erkan Kolçak Köstendil yeteneğiyle sizi çevreleyen, tanıdıkça daha da hayran bırakan oyunculardan… Haliyle Karlos da öyleydi. Eğlenceli olmasının yanı sıra gittikçe naifleşen karakteriyle de daha çok etkileyip, kendine bağlardı. Kandemir’e Sevgi Duvarı şiirini okutan, Servet Abi’yle aşk üzerine muhabbet eden, “Bizim en büyük fazlamız, çok eksiğiz!” gibi repliklerle içimize işleyen naif yanı… Şarkılarıyla da bunu bize çokça hissettirirdi. Birçok seyircinin diziye çekilmesini sağlayan Yanarım düeti de Karlos’un derinliğiyle tanıştığımız, replikleri kadar şarkılarına da hayran olmaya başladığımız en unutulmaz anlardan olmuştu. Şarkının sözlerinin de Erkan Kolçak Köstendil’e ait olduğunu düşünürsek bazen Karlos’a mı yoksa Erkan’a mı daha hayranız yoksa ikisi de aynı kişi mi bilemiyorduk.
6- Replikleri, kendine has dili!
Bir dönem dilimize “Kanepecilik”, “Motorculuk”, “Tarzımsın tarzım!”, “1 milyonun var mı be abi?” gibi kalıpları pelesenk etmişti. Özellikle Yaren’le kanepeciliğe ve yürümeye getirdikleri yeni yeni anlamlar pek bir sevilmişti. Orijinal bir karakter olduğunu söylemiştik, aşkı da şarkıları da diyalogları da orijinaldi haliyle! 🙂