Benim gibi 90’lı yıllarda ilk gençliğini yaşamış olanlardan biriyseniz, Türk ailelerin o dönemlerde yaşadığı büyük “satanizm” krizini hatırlıyor olmalısınız. Birbirinden bağımsız gelişen intihar vakaları ve bir cinayet, medyanın kışkırtıcı yayınları ile birleşmiş ve ülke bir histeri krizi geçirmeye başlamıştı. Rock ve metal müzik dinleyenlerin, siyah ağırlıklı giyinenlerin, saç uzatan erkeklerin “satanist” oluğu şüphesiyle gözaltına alındığı, “satanist içerik satıyorlar” diye polisin Kadıköy AKMAR pasajını bastığı, TV’de “Çocuğunuzun satanist olduğunu nasıl anlarsınız?” şeklinde özel programların yayınlandığı bir tuhaf dönemden bahsediyoruz. Öyle bir dönem ki metal müzik ile hiçbir alakası olmayan Radiohead grubunun hayranlarına bile satanist damgası vurulmuş.
Arkadaşlar ben bu bireylerin ne konuştuklarını hiç anlamıyorum, beynim error verdi, exol ne, bts ne, biz Kuran yırtıp yaratığa dönüşen kızın neslindeniz, neler oluyor pic.twitter.com/bCnj1prCkp
— eärwen (@ladyvitasolos) 4 Temmuz 2018
Eğer sosyal medyayı, özellikle Twitter’ı, biraz olsun takip ediyorsanız son dönemde benzer bir durumun yaşandığı dikkatinizi çekmiş olmalı. Evet, henüz toplumsal bir histeri haline gelmedi ama K-Pop dinleyenlere karşı kitlesel bir dalga geçme sorunu ile karşı karşıyayız. İki farklı grubu dinleyen hayranların kendi arasındaki tartışma, K-Pop ile alakası olmayan bazı Twitter hesaplarının dikkatini çekince, mevzu hızlı bir şekilde yayıldı ve K-Pop dinleyicilerine karşı hakaretler havada uçuşmaya başladı.
Bu olay, K-Pop dinleyenlerin karşılaştığı ne ilk ne de son hakaretler silsilesi maalesef. Ülkemizde bu müzik türü ile ilgili kemikleşmiş önyargılar bulunuyor. K-Pop dinlemeyenler (biz kendilerine muggle demeyi uygun görüyoruz aslında) bu türü ya hiç bilmiyor ya da tamamen yanlış biliyorlar: korecan, ergen, Kore fanı, imam hatipli vs. yakıştırmaları da işte bu sebeple bol bol kullanılıyor. Kabul; eğer K-Pop hayranlarının kendi aralarındaki konuşmalarında kullandıkları tabirlere az çok hâkim değilseniz, ne dediklerini anlamanız biraz zor olabilir. Bu rehber işte tam da bu sebeple hazırlandı. Anlatılacak çok detay olsa da konuyu çok dağıtmadan, temel kavramlar üzerinden gitmeye çalışacağım.
1- K-Pop ne demek?
K-Pop kelime anlamı olarak Korean Pop Music yani Kore Pop Müziği manasına geliyor. Pop, Hip Hop, EDM, R&B gibi farklı tarzları buluşturan bir müzikal altyapısı bulunuyor ve şarkı sözleri de Korece – çoğu K-Pop şarkısı akılda kalıcılığı arttırmak için bazı İngilizce sözcük/cümleler de kullanıyor. Ancak K-Pop yalnızca bir müzik türü olmaktan çok daha fazlası; çok üyeli grupları, oldukça zorlu dans koreografileri, büyük bütçeli müzik videoları, başka yerde görülmemiş hayran kitleleri ve kendine has dili ile tam olarak bir alt kültür.
2- Fandom nedir?
“Fan” yani “Hayran” topluluğu. Aslında fandom yeni bir kavram değil. Geek kültürü içerisinde uzun zamandır karşımıza çıkan bir ifade, örneğin Harry Potter kitap serisi hayranlarına Potterhead denilmesi gibi. Ancak K-Pop özelinde şöyle bir farklılık var, K-Pop grupları kendi fandomlarına ismi kendileri veriyorlar. K-Pop gruplarının fandom isimleri dışında mutlaka kendilerine özgü logoları – bazen fandomlara özel logolar da tasarlanıyor – ve resmi “lightstickleri” de bulunuyor. Lighstickler, K-Pop gruplarına özel olarak tasarlanan ve şirketleri tarafından satılan, konserlerde ya da gösterilerde gruba destek amacıyla sallanan ışıklı küçük aletler olarak tanımlanabilir. Bazı önde gelen K-Pop grupları ve bu grupların fandom isimleri şu şekilde özetlenebilir: (Grup/Fandom)
BigBang / VIP
BlackPink / BLINK
BTS / A.R.M.Y
CNBLUE /Boice
EXO / EXO-L
FT Island / Primadonna
GFriend / BUDDY
HOTSHOT / Hotple
iKon / iKONIC
Mamamoo / Moomoo
MONSTA X /Mon Bebe
Seventeen / Carat
SHINee / Shawol
Super Junior / E.L.F
TVXQ / Cassiopeia
Twice / Once
WANNA ONE / WANNABLE
3- K-Pop Fandomları neden bu kadar tutkulu?
Aslında bir önceki maddede bahsettiklerimiz, K-Pop hayranlarının neden bu kadar tutkulu olduklarını biraz özetliyor: aidiyet hissi. Bir topluluğa ait olma ihtiyacı, seni anlayan insanlarla beraber olma, aynı dili konuştuğun, ortak zevkleri paylaştığın kişilerle bir arada olma isteği hepimizde var. İşte fandomlar da, aynı grubu seven insanları belli bir amaç uğruna bir araya getiriyor. Bu amaç yalnızca sizinle aynı hislere sahip insanlarla yaptığınız paylaşım da olabilir; hayranı olduğunuz grubu başarılı kılmak ya da diğer insanlara iyi ve doğru bir şekilde tanıtma isteği de olabilir.
İnsanları K-Pop’a çeken önemli unsurlardan birisi aidiyet hissi iken, bir diğeri de kesinlikle iyi müzik yapan, kaliteli grupların bulunması. K-Pop öncelikli olarak parti şarkılarından oluşuyor gibi görünüyor – evet bu şekilde de çok eğlenceli şarkılar var – ancak gençlerin sorunlarına değinen, onların dertlerini anlatan şarkılar da mevcut. İşte bu sebeple insanlar K-Pop içinde bir teselli de buluyorlar. Sevilen grup üyeleri, keyif veren ya da teselli eden şarkılar, aidiyet hissi ve çok daha fazlası günümüzün yalnız, mutsuz ve umutsuz insanları için bir kaçış noktası. Hal böyle olunca K-Pop’un bazılarımız için güvenli bir sığınak olduğunu da söyleyebiliriz rahatlıkla.
4- Fanwar da ne ola?
Fanwar- kelime anlamı olarak hayranlar arasındaki savaş. Aslında yıllardır Star Wars ve Star Trek hayranları arasında süregelen tartışmalardan çok daha komplike de değil… İnsanlar hayranı oldukları grubun en iyisi olduğuna inanıyor ve bunu diğer tarafa ispat etmek için de birbiriyle tartışmaya başlıyor. Son dönemde K-Pop’un Türkiye’de fanwar sebebiyle gündeme gelmiş olması biraz talihsizlik oldu aslında. Tüm hayranların benzer tartışmalara girdiğini iddia etmek hatalı olur. Aynı anda pek çok grubu severek takip eden, her gruba ve hayranlarına sevgi ve saygı duyan insanlar çoğunlukta hâlbuki…
Ne diyorduk? Hayran savaşları… Hayranlar arasındaki bu kapışma aslında ne yeni, ne de sadece K-Pop’a özgü… Metallica vs Megadeth; Korn vs Linkin Park ve hatta Beatles vs Rolling Stones gibi gruplar arası karşılaştırmalar bizim gençliğimizde de, bizim ailelerimizin gençliğinde yapılıyordu; muhtemelen ileride de yapılmaya devam edecek. Hatta sadece belli gruplar arasında değil, 2000’lerin başında ciddi bir “Hip-Hop mı? Metal mi?” tartışması bile vardı. Bu açıdan birbirleriyle atışan gençlere de çok yüklenmemek gerektiğine inanıyorum. Kaldı ki bu yüklenişlerin temel sebebi çoğunlukla yetişkinlerin, gençlerin konuştuğu bu dilden anlamaması gibi görünüyor. Sosyal medya bir dipsiz kuyu, hemen her ortamın kendine has bir konuşma tarzı var. Buna K-Pop’un asıl dili Korece’den gelen bazı tabirleri ve bir de uzun yıllardır birbirini tanıyan insanların aralarında gelişen esprileri dâhil edin. K-Pop severlerin kendi aralarındaki konuşmaları anlamıyor olmanız anlaşılabilir ama bu yüzden onlara hakaret edilmesi; elbette anlaşılamaz.
5- K-Pop Gruplarının ve Fandomların sosyal medya gücünün kaynağı ne?
Türkiye özelinde konuşacak olursak, maalesef sevdiğiniz grubun albümünü gidip bir müzik marketten alma olanağına sahip değilsiniz. Ülkemizde ya da yakın Avrupa ülkelerinde K-Pop grubu konseri olma ihtimali de çok ama çok düşük. Ne TV kanalları haberlerini yapıyor, ne müzik videolarını yayınlıyor, ne albüm alabiliyorsunuz ne de konsere gidebiliyorsunuz. Grupları takip etmenizin tek bir yolu var, o da sosyal medya. Sosyal medyanın yaygınlaşması ile grupların da dünyanın dört bir yanındaki hayranlarına ulaşma imkânı da kolaylaştı. Twitter, Youtube, Spotify, Soundcloud, VLive gibi platformlar K-Pop dinleyicilerinin kurtarıcısı oldu. Sosyal medya üzerinde var olan ve temel iletişim aracı olarak burayı kullanan gençlerin, burada böylesine güçlü olmalarına çok da şaşırmamak gerekli.
6- Kim bu K-Pop severler?
Hayır, hepsi ergen değil. Hayır, hepsi çılgın genç kızlar değil. Hayır, hepsi İmam Hatip liselerinde okumuyor. Hayır, Kore’ye dair her şeye hayran değiller. Aslına bakarsanız Dünya üzerinde her yaştan, her eğitim seviyesinde, her cinsiyetten, her ırk, din, dilde insandan oluşan kocaman bir kitle var karşınızda. Türkiye’de de pek çok 30 yaş üstü, meslek sahibi, evli ve hatta çocuklu K-Pop sever mevcut, diğer ülkelerde olduğu gibi. Ancak tam olarak nerede ve ne zaman başladığını tam kestiremediğimiz şekilde gelişmiş önyargılar sebebiyle pek çok kişi bu beğenisini gizleme, “guilty pleasure” olarak yaşama ihtiyacı hissediyor.
7- K-Pop Sözlüğü!
K-Pop severlerin ne hakkında konuştuğunu anlamanızı kolaylaştıracak bazı çok kullanılan tabirler:
Anti: Bir grubu özellikle sevmeyen, o grubun anti-fanı.
Bias: Bir grup içerisinde kendinize en yakın gördüğünüz, en çok sevdiğiniz, en çok sizi temsil ettiğinize inandığınız üye.
Comeback: K-Pop grubunun yeni bir albüm ile geri dönmesi. Genelde bu ifade İngilizce ’de bir sanatçının en son eseri üzerinden çok uzun zaman geçtiği durumlarda kullanılır ancak K-Pop içerisinde 2 albüm arasında 6 ay ya da 3 yıl olması fark etmez. Her yeni albüm, bir comebacktir.
Dongsaeng: Cinsiyetten bağımsız olarak sizden yaşça küçük kardeşiniz ya da arkadaşınız.
Hoobae: İş hayatında sizden daha az kıdemi olan kişi, çaylak, stajyer.
Hyung: Erkeklerin kendilerinden büyük erkeklere sesleniş biçimi, ağabey. (Kore kültüründe kendinizden yaşça ya da kıdem olarak büyük kişilere hitap şekliniz çok önemlidir.)
Maknae: Bir grup içerisindeki yaşça en küçük üye. Türk kültüründe bir karşılığını bulmak ve ifade etmek zor olsa da, maknaelerin grupların sevimlilik timsali olması, ortamı yumuşatması gibi görevleri bulunmakta.
Netizen: “Citizen” (yurttaş) ve “net” (internet) kelimelerinin birleşiminden türetilen bir kelime. Netizenler küçük meseleleri büyütmeleri, yerli yersiz negatif eleştirileri, anonimliğin verdiği hakaret konusunda rahatlıklarıyla tanınan internet vatandaşlarıdır.
Noona: Erkeklerin kendilerinden büyük kadınlara hitap şekli, abla.
Oppa: Kadınların kendilerinden büyük erkeklere sesleniş biçimi, ağabey. Tuhaf şekilde bu kelime kadınların sevgililerine hitap şekli olarak da kullanılmaktadır.
Rookie: Eğlence sektöründe yeni çıkış yapmış, çaylak müzisyen ya da oyuncu.
Sasaeng: İngilizce “Stalker”ın Korece karşılığı, takıntılı, saplantılı fanlar. Bu kişiler sevdiklerini iddia ettikleri idolleri ya da oyuncuları her yerde takip eder, tehlikeli işlere kalkışırlar.
Selca: Self – camera yani selfie (özçekim) manasına gelen kelime.
Sunbae: Bu kelime Korece’de “senior”ın karşılığı olarak kullanılıyor. İş hayatında sizden kıdemli çalışan manasına geliyor. Çaylak grupların, kendilerinden önce piyasaya girmiş kişilerden bahsederken mutlaka “sunbae” demesi beklenir, bunun kullanılmaması ciddi saygısızlıktır.
Unnie: Kadınların kendinden büyük kadınlara hitap şekli, abla.
Ulzzang: Yüz güzelliği, fizik güzelliği ile beğeni kazanmış internet ünlüleri.
NOT: K-Pop’u daha iyi anlamak istiyorsanız 3 tavsiyemiz var.
1- Netflix’in Explained isimli programının “K-Pop” bölümü.
2- BBC Radio’nun “K-Pop: Korea’s Secret Weapon?” İsimli belgeseli.
3- Reply 1997 isimli Kore dizisi.